Komik Matematik Dersi - Samsunlu Nurtaç Hoca


Samsun'da özel bir dershanede matematik öğretmenliği yapan Nurtaç Kozak, uyguladığı ilginç yöntemlerle öğrencilerine matematiği öğretmeye çalışıyor. Müzik eşliğinde ve ilginç hareketleriyle formülleri öğretmeye çaba gösteren Nurtaç Hoca'nın öğrenciler tarafından çekilen görüntüleri internette tıklanma rekorları kırıyor.



Samsun'da özel bir dershanede matematik öğretmenliği yapan Nurtaç Kozak, uyguladığı ilginç yöntemlerle öğrencilerine matematiği öğretmeye çalışıyor. Müzik eşliğinde ve ilginç hareketleriyle formülleri öğretmeye çaba gösteren Nurtaç Hoca'nın öğrenciler tarafından çekilen görüntüleri internette tıklanma rekorları kırıyor.

Eski Yunan ve Roma Medeniyeti’nde Takı Sanatı

Eski Yunan’da takı çok özel günlerde seyrek olarak kullanılırdı. Genellikle hediye amaçlı ve kadınlar tarafından güzelliklerini ve sosyal statülerini göstermek için kullanılırdı. Takı ve aksesuarların sahibini “nazar”dan ve kötülükten koruduğu veya sahibine doğaüstü güçler kattığı düşünülürdü. Ayrıca dini sembol olarak da insan hayatında yerini almaktaydı. Daha eski zamanlardan kaldığı düşünülen takı ve aksesuarların tanrılara adandığı tahmin edilmektedir.
Eski Yunan’da da takı ve aksesuarlar ölen kişiyle beraber gömülüyordu. Ama burada amaç Eski Mısır’daki gibi ölen kişinin eşyalarını ölümden sonraki yaşamına götürmesi için değil, ölen kişiyi onurlandırmaktı.


Eski Yunan Medeniyeti’nde  Takı Sanatı
     
Eski Yunan’da takı çok özel günlerde  seyrek olarak kullanılırdı. Genellikle hediye amaçlı ve kadınlar tarafından  güzelliklerini ve sosyal statülerini göstermek için kullanılırdı. Takı ve  aksesuarların sahibini “nazar”dan ve kötülükten koruduğu veya sahibine doğaüstü  güçler kattığı düşünülürdü. Ayrıca dini sembol olarak da insan hayatında yerini  almaktaydı. Daha eski zamanlardan kaldığı düşünülen takı ve aksesuarların  tanrılara adandığı tahmin edilmektedir.
     
Eski Yunan’da da takı ve aksesuarlar  ölen kişiyle beraber gömülüyordu. Ama burada amaç Eski Mısır’daki gibi ölen  kişinin eşyalarını ölümden sonraki yaşamına götürmesi için değil, ölen kişiyi  onurlandırmaktı.

Eski Roma’da Takı Sanatı
     
Romalılar, takı ve aksesuar yapımında  Avrupa kıtasındaki zengin kaynaklardan faydalanabiliyorlardı. Altın  kullandıkları gibi, bazen bronz ve daha eski zamanlarda da cam boncuklar ve  inci kullandıkları da görülmektedir. Yaklaşık 2000 yıl kadar önce Sri Lanka’dan  safir ve Hindistan’dan elmas ithal ettiler. Romalıların yönetimindeki  İngiltere’de, fosilleşmiş ağaç kabukları mücevher parçalarına dönüştürülüyordu.
     
Eski Yunan’da olduğu gibi Eski  Romalılar’da da takının nazardan korunma amaçlı kullanıldığı görülmekteydi.  Kadınların değişik çeşitte mücevher kullanmasına rağmen erkekler sadece yüzük  takabiliyordu. Hem erkekler hem de kadınlar yontulmuş taştan yüzük takıyorlar  ve bunları önemli belgelerde mühür olarak kullanabiliyorlardı. Bu gelenek Orta  Çağ kral ve asilleri tarafından da devam ettirildi.

Eski Roma Medeniyetinde Giyim

Romalıların giysileri Yunanlılar'ınkine çok benzerdi Fakat Romalılar himation yerine îoga giyerlerdi Bu yarım daire biçiminde kesilmiş bir kumaştı, sol omzu örtecek biçimde vücuda sarılırdı Genellikle kalın beyaz pamukludan yapılırdı Togayı toplumda saygınlığı olan erkekler giyer, senatörlerin toga-sının kenarında mor bir şerit olurdu İşçiler ve askerler sağ omzu bir broşla tutturulmuş olan kısa tunikler giyerlerdi Askerler kafalarını madeni miğferlerle korurlardı Romalı kadınlar tuniklerinin üzerine yere kadar uzanan bir giysi geçirirlerdi

Roma İmparatorluğumun ilk yıllarında Önemli kişiler beyaz giyerlerdi Daha sonra kırmızı ve mor moda oldu Giysiler iyice gösterişli olmaya başlamıştı Dokumalara altın iplik karıştırılırdı Jüstinyen döneminde İranlı keşişlerin Avrupa'ya ipekböceğini getirmesiyle tunikler ipekten dokunmaya başlandı Yoksullar koyu renk giyerlerdi

Roma İmparatorluğu doğuya doğru yayıldıkça, giysilerin şatafatı arttı
Kuzeyden gelen istilacı kavimler pantolon giyiyordu Daha sonraları pantolon, tunik ve pelerinle birlikte giyilmeye başlandı Ayaklara yün çoraplar giyilir, kordonlarla önden arkadan çaprazlama bağlanırdı

. Antik dönemde erkekler de kadınlar gibi uzun saçlı olmuşlar Büyük İskender'in başlattığı tıraş modasına değin sakal bırakmışlardır. Zira Büyük İskender savaş ânında düşmanların askerlerin sakallarına yapışıp bırakmaması endişesi taşımıştır. Eski Yunanistan'da şehre ya da eve gelen misafirlere sıcak banyo sunmak ve banyo sonrasında hoş kokulu yağlar ikram etmek bir gelenek hâline gelmişti.

Eski Yunan Medeniyetinde Giyim

Tarihi araştırmalar için yapılan kazılardan ve çeşitli belgelerden eski kavimlerin giyimleri hakkında malumat sahibi olunmaktadır. Bunlardan eski Yunan ve Romalıların giyimlerini sosyal kategorilerine göre değiştiği, idareci, asker, filozof ve halkın ayrı ayrı kıyafetleri bulunduğu anlaşılmaktadır.

Yunanlılar, modeli yüzlerce yıl değişmeyen bir giysi biçimi geliştirdiler Erkekler de, kadınlar da kiton denilen bir tunik giyerlerdi Bu aslında T biçiminde bir kumaştı; vücuda sarıldıktan sonra iğnelerle tutturulur ya da dikilirdi

Yunanların giyim biçimi zamanla ufak değişimlere uğramıştır. Kadınlar da erkekler de genelde bol giysiler giyerlerdi. Tunikler renkli dizaynlara sahip olurdu ve çoğu zaman bir kemerle bağlanırdı. Soğuk zamanlarda şapka ve pelerin giyerler, sıcak havalarda deri sandaletler ve tüm vücudu örten ince kumaştan yapılma elbiseler giyilirdi.

Kadınlar ve yaşlı erkekler sokakta üzerlerine himation denen bir tür atkı alırlardı Erkeklerin giysileri beyaz, kadınlarınki ise sarı, mavi ve kırmızı kumaştan olurdu Bazen bu kumaşlar tanrı, süvari, hayvan ve kuş gibi figürlerle bezenirdi Giysiler yün, keten, ipek, pamuklu, hatta altın işlemeli tülden yapılırdı Geziye çıkanlar, bir de askerler şapka ve pelerin kullanırlardı Sokakta sandalet ya da ayakkabı giyilir, bunlar evlere girerken çıkarılırdı

Yunan Medeniyeti Giysi ve Aksesuar Kültürü

Yunanlılar, modeli yüzlerce yıl değişmeyen bir giysi biçimi geliştirdiler Erkekler de, kadınlar da kiton denilen bir tunik giyerlerdi Bu aslında T biçiminde bir kumaştı; vücuda sarıldıktan sonra iğnelerle tutturulur ya da dikilirdi

Kadınlar ve yaşlı erkekler sokakta üzerlerine himation denen bir tür atkı alırlardı Erkeklerin giysileri beyaz, kadınlarınki ise sarı, mavi ve kırmızı kumaştan olurdu Bazen bu kumaşlar tanrı, süvari, hayvan ve kuş gibi figürlerle bezenirdi Giysiler yün, keten, ipek, pamuklu, hatta altın işlemeli tülden yapılırdı Geziye çıkanlar, bir de askerler şapka ve pelerin kullanırlardı Sokakta sandalet ya da ayakkabı giyilir, bunlar evlere girerken çıkarılırdı

Romalıların giysileri Yunanlılar'ınkine çok benzerdi Fakat Romalılar himation yerine îoga giyerlerdi Bu yarım daire biçiminde kesilmiş bir kumaştı, sol omzu örtecek biçimde vücuda sarılırdı Genellikle kalın beyaz pamukludan yapılırdı Togayı toplumda saygınlığı olan erkekler giyer, senatörlerin toga-sının kenarında mor bir şerit olurdu İşçiler ve askerler sağ omzu bir broşla tutturulmuş olan kısa tunikler giyerlerdi Askerler kafalarını madeni miğferlerle korurlardı Romalı kadınlar tuniklerinin üzerine yere kadar uzanan bir giysi geçirirlerdi

Roma İmparatorluğumun ilk yıllarında Önemli kişiler beyaz giyerlerdi Daha sonra kırmızı ve mor moda oldu Giysiler iyice gösterişli olmaya başlamıştı Dokumalara altın iplik karıştırılırdı Jüstinyen döneminde İranlı keşişlerin Avrupa'ya ipekböceğini getirmesiyle tunikler ipekten dokunmaya başlandı Yoksullar koyu renk giyerlerdi

İngilizler'in nasıl giyindiklerini İS 1 yüzyılda Jül Sezar'dan öğreniyoruz Sezar, Kent (İngiltere'de bir kentin adı) halkının derilere sarındıklarını, vücutlarını "mavi renk veren ve savaşırken onları çok korkunç yapan" bir bitki boyası ile boyadıklarını anlatır Ne var ki, İngiltere'de ve Kuzey Avrupa'da yaşayanlar o dönemde daha çok tunik giyerlerdi Erkekler ayaklarına bilekten büzülen bol pantolon geçirirlerdi Ayrıca siyah ya da mavi boyalı deri pelerinleri ve deriden ayakkabıları vardı Kadınlar, biri yerlere, öbürü dirseklere kadar gelen üst üste iki tunik giyerlerdi Bir İngiliz boyu olan İken Kraliçesi Boudicca'nın çok renkli bir tuniğin üzerine bir broşla toplanmış bol bir elbise giydiği anlatılır

Roma İmparatorluğu doğuya doğru yayıldıkça, giysilerin şatafatı arttı
Kuzeyden gelen istilacı kavimler pantolon giyiyordu Daha sonraları pantolon, tunik ve pelerinle birlikte giyilmeye başlandı Ayaklara yün çoraplar giyilir, kordonlarla önden arkadan çaprazlama bağlanırdı

Anglosaksonlar ve Danimarkalılar giyimlerinde parlak renklerden hoşlanırlardı İngiliz kadınları nakışta ve altın iplikle işleme yapmakta çok ustaydılar